http://themindcircle.com/bird-palaces-ottoman-era-turkey/
Long ago, during the reign of Ottoman Empire, people usually construct small palaces for birds. This region is now found within the territory of turkey, these birds house are fixed to the walls outside city structures that are of utmost importance like inns, bridges, mosques, schools, libraries as well as fountains.
This amazing bird architecture is found in almost all the city in turkey till date. However, the 16th-century bird palace which is attached to the Büyükçekmece Bridge in Istanbul is the oldest of all.
The structures provide shelter for the birds and also fulfill a religious purpose-they believe that good deeds will be granted to those people who build the structures. Over the years, different names were given to the bird houses, such names include “kus kosku” (bird pavillions), “guvercinlik” (dovecots) and “serce saray” (sparrow palace). However, whatever name they are being called, the certain thing is that the amazing pieces of architecture encouraged the love of animals among the Turkish people and it’s a win situation for both the birds as well as the city.
January 11, 2015
Kuş evleri olmalı evlerin dış duvarları
Kanatlanmalı çocuklar gülüşünce…
Dış evleri kış olsa da duvarın,
İç evinde yaz güneşi doğmalı
Kuşları da ısıtır mutluluk…
Mehmet Zaman Saçlıoğlu
Bizler sıcacık evlerimizde otururken sokaklardaki hayvan dostlarımızı düşünüp hüzünleniyoruz; ama sosyal medyada onları sevmemiz gerektiğini söylemekten ya da kapımızın, penceremizin önüne koyduğumuz bir kap yiyecek veya bir avuç yemden başka pek de bir şey gelmiyor elimizden. Oysa asırlar önce hayvan severler barınaklar, kuş evleri, hayvan hastaneleri yapmışlar sokaktaki hayvanlar için. İşte o dönem mimarisinin zarif örneklerinden olan kuş evlerini anlatacağız size bu yazımızda.
İnsanoğlunun en güzel tasarımlarından biri olan kuş evleri, “merhamet ve sevgi” gibi yüce duyguları sembolize etmekle beraber, dönemin mimarisini, o kuş evini yaptıranın zevkini, inceliğini de yansıtırdı.
Tuğla, kiremit, taş ve harç kullanılarak yapılan kagir kuş evlerinin yanı sıra tahtadan yapılan yuvalar da vardı. Ancak zamanın aşındırması ve yangınlar ile bu tahta kuş evleri ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamıştır.
Daha çok serçe, saka, kırlangıç gibi küçük kuşlar için inşa edilmiş kuş evlerinin geçmişi çok eskilere uzanır. 15. yüzyılda klasik Osmanlı mimarisiyle paralel şekilde sayıları artan bu minik evlerin örneklerine Osmanlı öncesi dönemlerde de az da olsa rastlanıyordu.
Türklerin 19. yüzyıla kadar yapımını devam ettirdiği bu sevimli kuş evlerinin amacı; uçsuz bucaksız göklerde özgürce kanat çırpan, ama bir o kadar da yalnız ve korumasız olan kuşlara barınak sağlamaktı.
Bir yandan bu minik kuşları fırtınadan, yağmurdan, çamurdan, yakıcı güneşten korumak amaçlanırken bir yandan da mimarinin zarif şaheserleri ortaya konuyordu.
Türk yapılarında, Batı mimarisindeki heykel kabartmalarının yerini alan bu küçük süs evler, yapının en görünür bir yerine konur, bu oyuncak yapı, oya ve dantel gibi işlenirdi.
Eskiden binaların duvarlarında görülen bu küçük kabartma yapılar, büyük yapının küçük bir örneği, planı sanılırdı. Halbuki esas yapı ile ilişiği olmayan bu güzel motifler Türk sanatına özgü bir hayal mimarisinin muhteşem örnekleridir.
Tıpkı biz insanların yaşadığı evler gibi kuş evleri de çeşit çeşitti… Gecekondu gibi derme çatma olanı da saray gibi olanı da vardı. Kuş yuvaları, ilk başlarda daha basit inşa edilirken, 18. yüzyılda ince bir estetiği yansıtan, konforlu yapılara dönüşmüşlerdi.
Kuş evleri yapılırken sadece estetik düşünülmemişti tabii. Kuş evlerinin hepsinin belli standartları olmak zorundaydı ve bunların en başta geleni de kuşların kendilerini güvende hissetmelerini sağlamaktı.
Kuş evlerinin şiddetli esen rüzgara karşı korunaklı olan ve binaların daha çok güneş alan dış cephesine inşa edilmesi gerekiyordu. Sivil mimarinin en güzel örnekleri içinde yer alan kuş evleri, hemen her yapının göz bebeğiydi. Bazıları binalara sonradan eklenirken, bazıları da yapıyla birlikte inşa edilirdi.
Kuş köşkleri de denilen bu minyatür yapıların bulundukları binalar; evler, köşkler, saraylar, cami ve mescidler, medreseler, hanlar, kütüphaneler, türbeler, köprüler, çeşmeler, darphaneler gibi dini ve sivil mimari yapılardı.
Günümüze sağlam olarak gelen kuş evlerinin bulundukları yapılar arasında en güzel örnekler. Nevşehir Kurşunlu Camii Kütüphanesi, İstanbul’da Taksim Maksemi, Üsküdar Ayazma Camii, Lâlelideki Sultan III. Mustafa ve III. Selim türbesi, Selimiye Camii ve Eyüp Şah Sultan Mektebi ile Kayseri Şeyh İbrahim Tennurî Çeşmesi’dir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, bu minyatür yapılar yani kuş evleri, Türk milletinin hayırseverliğini, hassasiyetini, ince duygularını ve zevkini yansıtmanın yanı sıra, aynı zamanda Türk medeniyeti, kültürü ve sanatında da önemli bir yere sahiptir.
Günümüzde bu şirin kuş evlerinin yapımına ne yazık ki yenileri eklenmiyor. Var olanların kimileri de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Onlar için ekstra bir şeyler yapmak bir yana dursun, doğanın kuşlara sunduğu yaşama alanlarına bile müdahale ediyoruz kimi zaman
http://listelist.com/osmanli-kus-evleri/